Seksen darbesi olduğunda
Ben ilkokula yeni başlamıştım.
Darbe öncesindeki hatırladığım çocukluğum
Güzelliklerle doluydu.
Çocukluk hayalleri idi belki...
Darbe sonrası baskı altında büyüyen bir nesil olduk.
Siyasetten korktuk.
Askerden korktuk.
Polisten korktuk.
Bilinçli ve mecburi apolitik yetiştirildik.
Kitaplar yasaktı ama
Kitaplardan okuduk darbe öncesi Türkiye'yi.
Şarkılar, türküler yasaktı ama
Şarkı ve türkülerden öğrendik geçmişi.
Ve üzüldük ölen,
Terk-i diyar eden canlara.
Bir daha o günler gelmesin diye düşündük,
Felsefemizi bu çerçevede belirledik.

*
Ama herkes böyle düşünmüyordu işte.
Uğur Mumcu anlatmaya çalıştı bize olacakları.
Aziz Nesin'i susturamadılar,
Ahmet Taner Kışlalı geleceği görenlerdendi.
Ve diğer nice yazarlar.
Hepsi öldürüldü
Ya da öldürülmekten beter hale getirildi.
Onların bilinçliliği bile
Türkiye'nin geleceğini değiştiremedi.
Çünkü onlar anlatırken,
İyi kötü bir huzur vardı bu ülkede.
Eleştirilerimiz özünde çok basitti.
Daha güzel gelecekler hayâl ediyorduk
Daha iyisi olsun,
Daha güzel yaşayalım,
İlim irfan sahibi olalım istiyorduk.
Haliyle tehlikenin farkında değildik.
Birden bire de çökmedi karanlık.
Geliyorum dedi gün be gün.
Bazen seyrettik,
Bazen içimizden tepki vermek gelse de
Tepki bile veremedik.
Oturduk....
Bekledik...

*
Ve zamanla umudumuzu kaybeder olduk.
Örneğin eskiden,
Yeni yılı iple çekerken,
Şimdilerde umurumuzda değil,
Yeni yıla girmişiz, girmemişiz.
Umutlarımız da yok olmuş bu süreçte,
Huzurumuz yok olmuş,
Aslında o güzel ülke yok olmuş.
Fark edemedik uzunca bir süre...
Şimdilerde,
Geriye kocaman bir karanlık kaldı belki de.


23 Aralık 2015
Ankara