Duygularımızı çok belli etmememiz
Belki bilinçsiz bir şekilde öğretilmişti bize.
Onun için,
Ağlamamayı öğrendik daha çocuk yaşlarda.
Amcamın kızı,
Avazı çıktığı kadar bağırıp ağladığında,
Etraftakilerin rahatsız olduğunu görebilmiş,
Onun için bağırmamayı da öğrenmiştim.
Ev içinde hiç kavga çıkmadı,
Tartışmamanın güzelliklerini öğrendim.
Aşık oldum;
Çeşitli sebeplerle,
Duygularımı açıklayamadım.
İçimde kaldı.
Yüzümden belli etmemeyi öğrendim.
Üzüldüm,
Mimiklerime yansıtmamayı öğrendim.
Bir tek gülerken kendime engel olamadım,
Onun için hep gülmeyi tercih ettim,
Ve gülebildiğim kadar,
Ya da güldürebildiğim kadar mutluyum,
Şu kıçı kırık,
Garip,
Ve diğer tarafından bakınca anlamsız dünyada.
*
İçimde fırtınalar kopsa da,
Bende kalması dolaylı olarak öğretildiği için,
Belki beklenen kadar tepki veremedim insanlara,
Ya da yeri geldi
Saçma sapan tepkiler verdim.
Normal biri olsaydım,
Tepkilerim de normal olurdu belki,
Ama normal olmayı da beceremedim.
*
İlkokul ve lisedeyken inek bir tiptim,
95 alsam itiraz ederdim.
Ortaokuldayken,
Fiziği tam kavrayamadığım için,
İnanılmaz bocalamış,
İlk zayıfımı alır almaz,
Hırs yapmıştım kendi kendime
Ve ikinci dönem 100 almıştım.
*
Futbol da oynadım,
Basketbol da.
Sonra omzumu çıkardım,
Lise 2’de futboldaki jübilemi yaptım.
Ki daha henüz başlayamamıştım bile.
Bir de kördüm zaten,
Burnunun ucunu göremeyen adamdan kaleci mi olur!
Ya da gözlükle kaleye geçen...
Ama gözlükle kalecilik yaptım yıllarca.
Ki gözlüğüm 1 kilo idi o günkü teknoloji ile.
Lens fikri o yıllarda,
Bizim maçları izleyen,
Bir İsviçreli bilim adamı sayesinde bulundu muhtemelen 🙂
Maç esnasında herife bir aydınlanma geldi,
Gözlük bana lens olmadan,
İsviçreli bilim adamı patenti aldı 😜
*
Üniversiteye girdiğim ilk yıl
Okulun en belalı öğretmenine,
Sınav cevabı olarak,
Kendimce hayat dersi vermek istedim.
Ters tepti doğal olarak ve
Okuldan tesadüfen mezun oldum.
Dekan dahil herkes tepki verdi yıllarca,
Hak etmişsin diye.
Ki yazdıklarımın halâ arkasındayım.
Yine aynı sınav olsa,
Yine o öğretmen olsa,
Yine aynı cevapları yazar,
Prensiplerimden ödün vermezdim.
*
Şirkette de çok farklı olmadı,
En sonda kaybedeceklerimi,
Çoğunlukla en başta kaybettim
Ama meydanı da asla boş bırakmadım,
Hakkımı sonuna kadar savundum.
Ve halâ,
Kelimelerden tasarruf etmeksizin,
Kimseyi rencide etmeksizin,
Hakaret etmeksizin,
Doğru bildiklerimi anlatmaktan
Asla erinmem.
Şu ölümlü dünyada,
Ölüm kavramı varken,
Başka neden erinebilirim ki diye düşünürüm hep.
*
Kıssadan hisse,
Çocukken de değişiktim,
Hayatım boyunca da değişik oldum.
Ve farkettim ki yıllar sonra,
Aslında istemsizce,
Kendim gibi hep değişikleri aramışım,
Onların peşinden koşmuşum.
Ve yıllar sonra,
Sizleri bulmuşum.
*
Şans herkese eşit oranda dağıtılır diye düşünür,
Bu felsefe üzerinde kurarım her şeyimi.
Ve sunulan şansı tutup kendimize çekmek
Tamamen kişisel öngörümüz
Ve risk alabilme yeteneklerimiz ile ilgilidir.
*
İlknur'un,
Nihatgiller grubu ilk kurulduğunda,
Beni, ben istemeden üye yapmış olması,
Bugün, sizinle buluşmamızın temel noktasıdır.
Yoksa, Kızılay’da yan yana geçer,
Gözlerimiz birbirine temas eder,
Kocaman bir iç çeker,
Ama birbirimizi tanımaz,
Yolumuza devam ederdik.
*
Konunun başına dönecek olursak,
Hediye aldığımda,
Tepkisiz kalıyorsam,
Yani beklenen tepkiyi veremiyorsam,
Bu benim anormal biri olmamdan kaynaklıdır 😜
Bu yöndeki hatalarım affola...
*
Ama itiraf etmeliyim ki,
Hayatımın en güzel hediyesi idi,
Birincisi sizlerle tanışmak ve vakit geçirmek,
İkincisi de bugünkü hediye: “Bi’ Bakmışsın EGE’deyim!”
*
İyi ki İlknur beni dinlememiş,
İyi ki sizleri tanımışım,
İyi ki güzel vakitler geçirmişiz.
Ve ümidimdir ki,
Hayat olabildiğince uzun tutsun,
Bir arada bizleri...
Ben de;
Sizleri seviyorum...
09 Nisan 2016
Ankara
Belki bilinçsiz bir şekilde öğretilmişti bize.
Onun için,
Ağlamamayı öğrendik daha çocuk yaşlarda.
Amcamın kızı,
Avazı çıktığı kadar bağırıp ağladığında,
Etraftakilerin rahatsız olduğunu görebilmiş,
Onun için bağırmamayı da öğrenmiştim.
Ev içinde hiç kavga çıkmadı,
Tartışmamanın güzelliklerini öğrendim.
Aşık oldum;
Çeşitli sebeplerle,
Duygularımı açıklayamadım.
İçimde kaldı.
Yüzümden belli etmemeyi öğrendim.
Üzüldüm,
Mimiklerime yansıtmamayı öğrendim.
Bir tek gülerken kendime engel olamadım,
Onun için hep gülmeyi tercih ettim,
Ve gülebildiğim kadar,
Ya da güldürebildiğim kadar mutluyum,
Şu kıçı kırık,
Garip,
Ve diğer tarafından bakınca anlamsız dünyada.
*
İçimde fırtınalar kopsa da,
Bende kalması dolaylı olarak öğretildiği için,
Belki beklenen kadar tepki veremedim insanlara,
Ya da yeri geldi
Saçma sapan tepkiler verdim.
Normal biri olsaydım,
Tepkilerim de normal olurdu belki,
Ama normal olmayı da beceremedim.
*
İlkokul ve lisedeyken inek bir tiptim,
95 alsam itiraz ederdim.
Ortaokuldayken,
Fiziği tam kavrayamadığım için,
İnanılmaz bocalamış,
İlk zayıfımı alır almaz,
Hırs yapmıştım kendi kendime
Ve ikinci dönem 100 almıştım.
*
Futbol da oynadım,
Basketbol da.
Sonra omzumu çıkardım,
Lise 2’de futboldaki jübilemi yaptım.
Ki daha henüz başlayamamıştım bile.
Bir de kördüm zaten,
Burnunun ucunu göremeyen adamdan kaleci mi olur!
Ya da gözlükle kaleye geçen...
Ama gözlükle kalecilik yaptım yıllarca.
Ki gözlüğüm 1 kilo idi o günkü teknoloji ile.
Lens fikri o yıllarda,
Bizim maçları izleyen,
Bir İsviçreli bilim adamı sayesinde bulundu muhtemelen 🙂
Maç esnasında herife bir aydınlanma geldi,
Gözlük bana lens olmadan,
İsviçreli bilim adamı patenti aldı 😜
*
Üniversiteye girdiğim ilk yıl
Okulun en belalı öğretmenine,
Sınav cevabı olarak,
Kendimce hayat dersi vermek istedim.
Ters tepti doğal olarak ve
Okuldan tesadüfen mezun oldum.
Dekan dahil herkes tepki verdi yıllarca,
Hak etmişsin diye.
Ki yazdıklarımın halâ arkasındayım.
Yine aynı sınav olsa,
Yine o öğretmen olsa,
Yine aynı cevapları yazar,
Prensiplerimden ödün vermezdim.
*
Şirkette de çok farklı olmadı,
En sonda kaybedeceklerimi,
Çoğunlukla en başta kaybettim
Ama meydanı da asla boş bırakmadım,
Hakkımı sonuna kadar savundum.
Ve halâ,
Kelimelerden tasarruf etmeksizin,
Kimseyi rencide etmeksizin,
Hakaret etmeksizin,
Doğru bildiklerimi anlatmaktan
Asla erinmem.
Şu ölümlü dünyada,
Ölüm kavramı varken,
Başka neden erinebilirim ki diye düşünürüm hep.
*
Kıssadan hisse,
Çocukken de değişiktim,
Hayatım boyunca da değişik oldum.
Ve farkettim ki yıllar sonra,
Aslında istemsizce,
Kendim gibi hep değişikleri aramışım,
Onların peşinden koşmuşum.
Ve yıllar sonra,
Sizleri bulmuşum.
*
Şans herkese eşit oranda dağıtılır diye düşünür,
Bu felsefe üzerinde kurarım her şeyimi.
Ve sunulan şansı tutup kendimize çekmek
Tamamen kişisel öngörümüz
Ve risk alabilme yeteneklerimiz ile ilgilidir.
*
İlknur'un,
Nihatgiller grubu ilk kurulduğunda,
Beni, ben istemeden üye yapmış olması,
Bugün, sizinle buluşmamızın temel noktasıdır.
Yoksa, Kızılay’da yan yana geçer,
Gözlerimiz birbirine temas eder,
Kocaman bir iç çeker,
Ama birbirimizi tanımaz,
Yolumuza devam ederdik.
*
Konunun başına dönecek olursak,
Hediye aldığımda,
Tepkisiz kalıyorsam,
Yani beklenen tepkiyi veremiyorsam,
Bu benim anormal biri olmamdan kaynaklıdır 😜
Bu yöndeki hatalarım affola...
*
Ama itiraf etmeliyim ki,
Hayatımın en güzel hediyesi idi,
Birincisi sizlerle tanışmak ve vakit geçirmek,
İkincisi de bugünkü hediye: “Bi’ Bakmışsın EGE’deyim!”
*
İyi ki İlknur beni dinlememiş,
İyi ki sizleri tanımışım,
İyi ki güzel vakitler geçirmişiz.
Ve ümidimdir ki,
Hayat olabildiğince uzun tutsun,
Bir arada bizleri...
Ben de;
Sizleri seviyorum...
09 Nisan 2016
Ankara
Not: Nihatgiller grubundaki bazı arkadaşlarımın doğum günü hediyesi vermesi vesilesi ile yazılmıştır.

0 Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınızda küfür, hakaret, incitici söz, küçük düşürücü ifade olmamalıdır. Uygun olmayan içerik olması durumunda yorumlarınız silinecektir.