İnsanları birleştirmenin iki yolu vardı.
Biri din, diğeri ortak bir topluluk, milliyet.
*
Atatürk
Mevcut dünya şartlarında,
Yüzyıllar boyunca iç içe yaşayan toplulukların,
Birbirlerini öldüreceklerini önce gözlemlemiş,
Sonra bunun geniş kitlelere yayılacağını öngörmüştü.
Amacı aslında,
Kimseleri dışlamak değildi.
Bu sebeple ölümünden hemen sonra,
Dolmabahçe Sarayı'nda onu ziyarete gidenler,
Türk'tü, Ermeni'ydi, Rum'du...
Ama biliyordu ki,
Kökeni ne olursa olsun,
Milli birlik ruhu,
Türkiye'de yaşayan her bir bireyin,
Göğsünü gere gere
Türk'üm diyebilmesinden geçiyordu.
*
Lakin belli bir noktadan sonra,
Bu birliğin bozulmasının en kolay yönteminin,
Atatürk'ün bahsettiği milliyet kavramını,
Fazişimle eşdeğer tutacak gelişmeler yaratmaktı
Ki yüzyıllardır bu topraklarda savaşları alevlendiren güçler
1960 - 1980 yıllarında bunu büyük ölçüde başardılar.
Lakin zaman içinde,
Atatürk'ün bu bütünleşme fikri,
İnsanımızda yeniden filizlenecektir.
*
Çünkü bunun din ile yapılamayacağını,
Tüm insanlar,
Tüm halk bir kez daha görmüştür,
Daha da fazlasını görecektir.
*
Bu sebeple;
Ne mutlu, Türk'üm diyene, diyebilene...


11 Kasım 2017
Ankara