Bir bira içip dönecektim.
Tam vaktinde çıktım evden.
Tüm tanıdıklar toplanmışlardı,
Masada yer yoktu,
Bara geçtim.
Biraz sonra farklı bir arkadaş geldi,
Ama kafası güzeldi.
Tam çekilecek kıvamda değildi,
Ama sohbeti bırakıp farklı bir yere gitseydim,
Ayıp etmiş olurdum.
Haliyle sohbet ettik bir – iki saat.
Arada sigara içeceğim dediği için
Bahçedeki bistroya geçtik.
Geldiğimde dolu dediğim masa dağıldı.
Hepsiyle selamlaştık,
Son kalan arkadaş bizim bistroya geldi.
Kafa bir milyon.
Onunla da bir süre sohbet ettik,
Ama yarıldık tabii gülmekten,
Ankara'nın eski günlerini anlatırken.
Club So Bar vardı
Ki diğer ismi de enteresan bir şekilde
Club Soğan Bar idi.
Ben soğan da var diye tartışmıştım
Bir süre önce diğer arkadaşla,
Dün akşam tescillenmiş oldu "soğan" kısmı.
Neyse, orada nasıl dayak yediğini anlattı arkadaş.
Öyle böyle dövmemişler,
O sarhoş halimizle komik geldi güldük,
Halbuki perşembe pazarına çevirmişler,
Gülünecek bir mevzu değildi...
Onlar da gitti,
Tekrar bara geçtim.
Geçen gerçek yaşı 28 iken
34 dediğim arkadaşı gördüm.
Ne zaman gelmiş bilmiyorum.
Merhaba dedim,
Dudağının kenarı ile merhaba dedi.
Kısa süre oturdu dışarı çıktı.
Bana küsmüş, onu anladım
😀
Telefon ile uğraşıyordum,
Barmen arkadaş bugün çok sessizsin dedi.
Bütün gece çenem susmadı halbuki.
Askerliğini yedek subay olarak
Ankara'da yapan bir arkadaş vardı,
Barın diğer ucundaydı.
O da sessizce oturuyormuştu köşede.
Yanıma geldi kısa süre sonra.
Akabinde garson kızlardan biri geldi
Ki dün akşam boş günüymüş.
Durun arkadaşımı da getireyim dedi,
Dışarı çıktı arkadaşı ile birlikte geldi.
Çocuk, kızı arkadaşı olarak görüyor,
Kız, çocuğu sevgili olarak görmek istiyor.
Mevzu karışık yani...
Bara sığmayınca,
Tekrar bahçeye bistroya çıktık.
Ben yanlışlıkla başka bistroya gitmişim.
Çaktırmadım,
Çoğunu tanımadığım insanlarla
Biraz sohbet ettim.
Sonrasında doğru bistroya gittim
😀
Garson arkadaş ve onun arkadaşını yalnız bırakmadım
Genel kuraldır ya,
İşkembeciye gidelim dedim.
Kabul ettiler, gittik.
Sohbet sohbeti açtı.
Zamanı hiç fark etmedim.
Evlere dağılmak üzere kalktık mekandan,
Onlar taksiye bindiler,
Bana da "gel seni de evin oraya bırakırız" dediler.
Kabul etmedim tabii.
Yürüyeceğim ben dedim.
Sen bilirsin dediler.
Dağıldık.
Yollar inanılmaz ıssızdı,
Evlere baktım,
Yanan ışık yoktu.
Karanlık yollardan geçtim,
Bizim vadi yoluna geldim.
Belki yirmi tane vardı,
Köpekler karşıladı beni.
Ve hırlayıp duruyorlardı karşımda.
La bir çekilin
Acil tuvalete gitmem lazım dedim.
Dağıldılar.
Eve girdim,
Saate baktım.
Üçü çeyrek geçiyor.
Dedim hangi ara saat üç oldu.
Ben bir bira içip eve dönecektim.
Ki çok bira da içmedim aslında.
Ama zaman nasıl geçmiş anlayamadım.


08 Ağustos 2019
Ankara