1955 yılında başlayan Rosa Parks'ın hikayesini birçoğumuz duymuştur.
Ve Rosa Parks'ın güçlü duruşu sonucunda,
Afroamerikan halk bir çok hak kazanmıştır.
Ama şunu da düşünmek gerekir.
Rosa Parks, bunu yapan ilk kişi miydi?
Muhtemelen değildi.
Öncekiler, gösterdikleri tepki sonrası,
Tarihin gölgeli sayfalarında yok oldu gitti.
Peki Rosa Parks'ı, Mandela'yı, Galileo'yu
Ya da bize dönelim Mustafa Kemal'i güçlü yapan neydi?
Elbetteki kararlılıkları ve zekaları çok önemliydi.
Ama en önemli başarıları,
Doğru yerde, doğru zamanda,
Doğru şeyleri yapmalarıydı.
Haliyle yanlış yerde ve/veya yanlış zamanda yapılan doğru şeyler,
Muhtemelen kişiyi kocaman bir boşluğa götürecektir.
*
Kıssadan hisse;
Benim hayattan öğrendiğim en önemli kavram,
Doğru zamanda, doğru yerde, doğru şeyleri yapmaktır.
Ve bunu yaparken de,
Yalnız kalmamak,
Toplulukları birleştirecek adımlar atabilmektir.
*
Suriye meselesine gelince;
Gençliğinde asker olmaya çalışmış
Ama zamanla anti-militarist bir fikirle büyümüş biri olarak
Ve aslında tüm kusurun basiretsiz AKP yönetiminin kusuru olduğunu,
Açık ve net bir şekilde gözlemleyen biri olarak,
Suriye'den çıkmamızın,
Gelecekte bizi daha zorlu koşullara götüreceğini düşünüyorum.
*
Kardeşim Esad zamanları aslında güzel zamanlardı.
Ama ABD'nin gazıyla,
BOP projesi çerçevesinden güç kazanacağını düşünen RTE;
Kuveyt doğalgazının Suriye + Türkiye üzerinden
Avrupa'ya aktarılırken
Para kazanacaklarını sanan RTE ve yandaşları,
Kuveyt doğalgaz geçişinin
Suriye üzerinden yapılmasını engelleyen kardeşim Esad'ı
Düşman Esed olarak tanımlamış,
Orta doğuda karanlık bir sayfa daha açılmasına sebep olmuşlardır.
Bunun affedilecek bir yanı yoktur.
Umarım dünya gözüyle
Hepsinin adil bir şekilde yargılandığını ve
Gerekli cezaları aldıklarını görürüz.
*
Böylesi bir adım atınca
Yine ABD'nin gazıyla,
PKK'lı teröristleri Türkiye'ye sokup,
Megri megri diyerek alkışlarla ve
Resmi ellerle Suriye'ye gönderip,
Diğer taraftan da IŞİD gibi farklı bir terör grubu yaratıp,
PKK ile IŞİD'i birbirine kırdırtarak,
Bölge halkının güneye değil
Kuzeye göç etmesini sağlayarak,
Nüfusumuzun dört beş milyon kişi daha artmasına sebep olarak,
Suriye'nin kuzeyini de cehenneme çeviren
Aslında biz olduk.
Yukarıda dediğim gibi bunun affı yoktur.
*
Geldiğimiz noktada,
Bir ABD'ye bir Rusya'ya dönerek;
Basiretsizliğimizle de tüm dünya tarafından yapılan
İğrenç esprilere maruz kaldık.
Ne onurumuz kaldı, ne gururumuz kaldı ama
İktidarın gözü kör olduğu için
Tüm bunları maalesef görmezden gelmektedir.
*
Bunun haricinde,
Irak'ın kuzeyi gibi, Suriye'nin kuzeyini de
PKK'lılara ve IŞİD'lilere teslim ederek
Aslında kendimizi güçsüz hale getirdik.
Çünkü Esad ve PKK (ve de Rusya)
Aynı koridorda bize karşı durumdalar an itibariyle.
Kendi elimizle yarattığımız terör,
Bize sorun olarak geri döndü.
Uzun yıllar boyu sorun yaşamamak için,
Bölgenin güvenli hale getirilmesi kaçınılmazdır.
*
Tarih kitaplarına baktığımızda,
Bu topraklarda huzurun en fazla yüz yıl yaşandığını görürüz.
Ve biz bu huzurun en azından bir kısmını
Mustafa Kemal sayesinde yaşayabildik.
Ama bu topraklarda huzurun olmaması,
Dediğim gibi tarihe bakınca çok anormal değil.
Coğrafya bir kader midir?
Evet bir kaderdir bence de...
*
Benim annem Gölcüklü, babam Gebzeli.
Doksan dokuz depreminde Ankara'daydım.
Depremden iki gün sonra
Abimle beraber (ki ben askerdim) Gölcük'e gittik.
Gece karanlığında araçtan indik.
Tanınmaz haldeki ve zifiri karanlık Gölcük sokaklarında dolaştık.
Kuzenleri bulmaya çalıştık.
İnsanlar sokaklarda yatıyordu.
Çok üzülmüştüm.
Evlerinden olmuşlardı ve sokaklarda yatıyorlardı.
Gün ışımadan kuzenleri bulduk ve
Yardımımız olur belki diye etrafı dolaşmaya başladık.
Kaldırımda uyuyor sandıklarımız,
Meğer enkazlardan çıkardıkları cesetlermiş.
Bir çok ceset vardı sokaklarda.
Bir savaş olmamıştı ama insanlar ölmüştü.
Üzerlerine kokmasın diye kireç dökülmüş,
Onca ölü insanı bir arada görünce büyük travma oluştu bende.
-Ki muhtemelen bazıları çocukluğumuzda
Beraber oyun oynadığımız arkadaşlarımızdı belki de
Ya da bir önceki bayramda yan yana sohbet ettiğimiz akrabalarımızdı-
Düşün ki savaştayız ve yüzlerce, binlerce insan ölmüş.
İnsan eliyle öldürülen insanları görmek daha korkunç olmaz mı?
*
Haliyle, ben de savaşa karşıyım.
Ama savaşa karşı olmak,
Bu topraklarda kabul görmeyen bir kavram...
Çözümü nedir derseniz, bilmiyorum...
03 Mart 2020
Ankara
Gönderen: -fahrî- EGEli
Her zaman hayâllerinin peşinde koştu. Gençliğindeki öğretiler, onu başarıya götürse de, kapitalist sistemin çarkları içinde sıkıştı kaldı. En sonunda çiftçi olmaya ve vakti oldukça yazılar yazmaya karar verdi. Çiftçilik ile ilgili büyük adımları attı, geriye sadece ufak tefek detaylar kaldı. En kısa sürede, tarlasında yaşamaya başlayacak. Ayrıca zaman içinde karavan sevdalısı da oldu. Karavan almadı ama hali hazırda bir panelvanı karavana dönüştürmeye ve diğer taraftan da gündeme bağlı olarak, yazılarını yazmaya devam ediyor.

0 Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınızda küfür, hakaret, incitici söz, küçük düşürücü ifade olmamalıdır. Uygun olmayan içerik olması durumunda yorumlarınız silinecektir.