Birçok neslin denk gelmeyeceği,
Dünyevi sorunlara denk gelen nesiller olduk.
Mart 2020 ortalarından itibaren,
İster işin uzmanı olalım, ister olmayalım,
Birçoğumuz fikir sahibi olduk, tecrübe ettik.
Evde kaldık sıkıldık,
Evde kaldık mutlu olduk...
Halbuki çok uzak değil, 4-5 ay önce,
"Evde kalmak" evlenmek isteyenler için,
Kabul görmez bir kelime idi.
Şimdilerde hep beraber evde kaldık...
Pandemi kavramı uzaktı çoğumuza,
Pandemi ile yatar,
Pandemi ile kalkar olduk.
*
Bir de hepimiz bilim adamı/kadını olduk.
İşin uzmanlarına ders verir olduk.
Cahil cüheylanın, 20-30 yıl uzmanlık yapmış doktorlara,
Ders vermeye çalıştığını gördük.
*
Daha pandemi nedir bilmezken,
Yaşadığım sağlık sorunlarından bir ders çıkarmış,
Doktorluk sisteminde,
Uzmanlaşmanın yanında,
Bir de bütünü gözlemleyen,
Tek ya da bir kaç dalda uzmanlaşmayıp,
İnsanın tüm anatomisi üzerinde uzmanlaşması gereken,
Bir bölüm olması gerektiğini savunuyordum.
Kardiyoloji uzmanı Dr. Gülümser Heper hocam,
Bugün multi-disipliner yapılaşmadan bahsetmiş.
Ben ismini bilmiyordum,
Bugün itibariyle ismini de öğrenmiş oldum.
*
Bir konuda uzmanlaşan doktorların,
Kendi uzmanlıklarındaki sorunları çözerken,
Başka uzmanlık gerektiren konulara eğilmediğini gözlemlemiştim.
Haliyle vücudun bir tarafı düzelirken,
Başka bir tarafında bambaşka sorunların oluşmasına
Etken oluyordu böylesi uzmanlaşmalar.
Sanırım "multi-disipliner" kavramı
Tam da bunu çözmek üzere oluşmuş bir kavram.
*
Peki pandemi sürecinde neler gördük:
Haliyle;
Ben de bu gözlemleyip gördüklerimizden sonra
Sanırım kendi tespitlerimi yapabilirim:
Sonuç itibariyle;
Normalleşmek çok uzak bir kelime şu an hepimiz için...
Mevcut düzene adaptasyon,
Yani yeni dünya düzeni demek daha doğru.
Ama bu yeni dünya düzeninde de,
Tüm bireyler çok dikkatli olmalıdırlar.
Devletler ve firmalar,
Süreci kendi çıkarları için yönlendirebilirler...
İşte süreç ona dönerse,
Bu hiç NORMAL olmaz...
14 Haziran 2020
Ankara
Dünyevi sorunlara denk gelen nesiller olduk.
Mart 2020 ortalarından itibaren,
İster işin uzmanı olalım, ister olmayalım,
Birçoğumuz fikir sahibi olduk, tecrübe ettik.
Evde kaldık sıkıldık,
Evde kaldık mutlu olduk...
Halbuki çok uzak değil, 4-5 ay önce,
"Evde kalmak" evlenmek isteyenler için,
Kabul görmez bir kelime idi.
Şimdilerde hep beraber evde kaldık...
Pandemi kavramı uzaktı çoğumuza,
Pandemi ile yatar,
Pandemi ile kalkar olduk.
*
Bir de hepimiz bilim adamı/kadını olduk.
İşin uzmanlarına ders verir olduk.
Cahil cüheylanın, 20-30 yıl uzmanlık yapmış doktorlara,
Ders vermeye çalıştığını gördük.
*
Daha pandemi nedir bilmezken,
Yaşadığım sağlık sorunlarından bir ders çıkarmış,
Doktorluk sisteminde,
Uzmanlaşmanın yanında,
Bir de bütünü gözlemleyen,
Tek ya da bir kaç dalda uzmanlaşmayıp,
İnsanın tüm anatomisi üzerinde uzmanlaşması gereken,
Bir bölüm olması gerektiğini savunuyordum.
Kardiyoloji uzmanı Dr. Gülümser Heper hocam,
Bugün multi-disipliner yapılaşmadan bahsetmiş.
Ben ismini bilmiyordum,
Bugün itibariyle ismini de öğrenmiş oldum.
*
Bir konuda uzmanlaşan doktorların,
Kendi uzmanlıklarındaki sorunları çözerken,
Başka uzmanlık gerektiren konulara eğilmediğini gözlemlemiştim.
Haliyle vücudun bir tarafı düzelirken,
Başka bir tarafında bambaşka sorunların oluşmasına
Etken oluyordu böylesi uzmanlaşmalar.
Sanırım "multi-disipliner" kavramı
Tam da bunu çözmek üzere oluşmuş bir kavram.
*
Peki pandemi sürecinde neler gördük:
- Evde kalarak ve sosyal (aslında fiziksel) izolasyon sağlayarak virüse karşı tedbir alınabileceğini gördük.
- Maske takarak virüse karşı yine önlem alabileceğimizi gördük.
- Evde kaldığımızda da ekonominin yapı taşlarının bozulduğunu, bir çok firmanın bu süreçten olumsuz etkilendiğini, bir çok çalışanın ücretsiz izne çıkarıldığını ya da benzer olumsuzluklar yaşandığını gördük.
- Evde kalanların psikolojilerinin bozulduğunu gördük.
- Evde kalanlarda; daha çok yemek yemekten kaynaklı, kalp ve damar hastalıklarının oluşabileceğini gördük ya da zaman içinde fazlasıyla göreceğiz.
- Yaşlıların evde daha hızlı yaşlandığını gördük.
- Güneş, doğa, toprak güzel şeymiş. Uzak kalmanın insan doğasına aykırı olduğunu gördük.
- Aslında bunca teknolojiye rağmen hiçbir şey bilmediğimizi, toplamda 1 gram bile etmeyen virüsün, tüm dünyada işleyişi durdurabildiğini gördük.
- Evde ekmek yapmanın 1001 tonunu gördük.
- Kapitalizmi gördük. Kapandığımız evlerde, eğer kapitalist düzen olmazsa yaşayamayacağımızı gördük. Halbuki bahçeli evlerimiz olsaydı, hayat çok daha kolay olabilirdi onu gördük.
- Yerel yönetimlerin, böylesi süreçlerde ne kadar önemli olduğunu gördük.
- Corona'nın bir bira markası olmadığını, latince "taç" anlamına gelen ve taç şeklindeki yapısı ile bir virüs ailesine verilen ad olduğunu gördük.
- Virüs canlı mıdır, cansız mıdır, halâ bir karara varılamadığını gördük.
- Normalleşme denilen şeyin normalleşme değil, "Yeni Dünya Düzeni" olduğunu gördük. Normalleşmek demek eskiye dönmek demek. Ki biz eskiye dönemeyeceğiz ve yeni bir çok kurallar ile yaşamayı öğreneceğiz. Haliyle yenileşmenin yani "yeni"nin her zaman güzel bir şey olmayacağını gördük.
- Daha kötüsü olmaz dedikçe, daha kötüsünün olabileceğini gördük.
- Doktorların kendi arasında anlaşamadığını gördük. Birinin savunduğunu, ötekinin reddettiğini; dün savunulanın, bugün terk edildiğini vs gördük.
Haliyle;
Ben de bu gözlemleyip gördüklerimizden sonra
Sanırım kendi tespitlerimi yapabilirim:
- Covid-19'un ilacı ya da aşısı bulunacak mı bilmiyoruz. Bulundu dense bile, insanların tamamında ya da büyük bir çoğunluğunda işe yarayacak mı? Henüz hiçbir şey net değil.
- Bilinmezliklerin içinde, mevcut süreci atlatmanın en kolay yolu kontrollü enfeksiyon olduğu anlaşılıyor. Ama bu şu demek değil: Her şey düzeldi, haydi eski hayatımıza dönelim... Bu değil tabii ki. Maskelerimizi takacağız, fiziksel mesafemizi uzunca süre koruyacağız. Kapalı alanlara mümkün mertebe girmeyeceğiz. Kendimizi değil, karşımızdaki insanları düşüneceğiz.
- Yaşamak değil, yaşatmak olmalı amacımız. İnsan doğası kendini hayatta tutmak üzerine kurgulanmıştır. Ama biz sadece kendimizi değil, diğer insanları düşünürsek, her şey çok daha kolay olacaktır.
- Virüse maruz kalıp, ayakta atlatsak bile kalıcı sorunlar çıkar mı henüz bilmiyoruz. Ama süreci ağır atlatanlarda, kalıcı bazı sorunlar oluşabilecek gibi görünüyor. En azından ben okuduklarımdan onu anlıyorum.
- Sürecin devamlılığını bilemediğimiz için, her zaman bir B planımız, C planımız, D planımız, ..... ya da gerekirse bir Z planımız olmalı.
- Dünyanın sadece insanoğluna ait olmadığını anlamamız ve ona göre yaşamamız gerekiyor. Doğa kendine ait olanı alır. Çok net...
Sonuç itibariyle;
Normalleşmek çok uzak bir kelime şu an hepimiz için...
Mevcut düzene adaptasyon,
Yani yeni dünya düzeni demek daha doğru.
Ama bu yeni dünya düzeninde de,
Tüm bireyler çok dikkatli olmalıdırlar.
Devletler ve firmalar,
Süreci kendi çıkarları için yönlendirebilirler...
İşte süreç ona dönerse,
Bu hiç NORMAL olmaz...
14 Haziran 2020
Ankara

0 Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınızda küfür, hakaret, incitici söz, küçük düşürücü ifade olmamalıdır. Uygun olmayan içerik olması durumunda yorumlarınız silinecektir.