Yaz ayları için
Mesai saat 07:00'da başlardı...
Babam işe giderdi, ben sokağa.
Gebze o zamanlar kasaba idi.
Herkes birbirini tanırdı.
Babam hastalanırım diye:
"Benden habersiz dondurma almayacaksın" demişti.
"Amaaan nereden görecek ki" demiş ve
Bir gün dondurma almıştım.
Akşamına:
"Dondurma aldın gördüm bugün seni" dedi.
Ve kızdı bana.
Aslında kendisi görmemiş,
Ama gören biri söylemişti...
O günden sonra
Asla yapma denilen böylesi şeyleri yapmadım.
Yaramazdım ama yaramazlıklarımın da bir sınırı vardı.

*
Bazen denize giderdik.
Muhtemelen ilkokula gittiğim yıllardı.
Paçaları sıvar,
Midye çıkarır,
Tenekede kızartırdık.
Tabii mahalleden abilerimiz de olurdu yanımızda.
O tenekede kızartılan midyelerin tadı yok halâ.

*
Kovboyculuk oynardık
Ama birbirimize zarar vermezdik.
İlla biri koruyucu olurdu.
Çocuklar kavga etti diye de,
Aileler birbirine girmezdi.
En azından bizim oralarda öyleydi.

*
O zamanlar da siyaset vardı
Ama sağcı solcu olarak bölememişlerdi bugünkü gibi.
Herkesin siyasi fikri kendineydi.
Mahalle kavramı daha üstündü...

*
Her yaz mahallenin çocukları
Kuran öğrensin diye camiye gönderilirdi.
Ama din bu kadar siyasileşmemişti.
Hoca da mahalleden biriydi.
İnsanlar Yaradana gerçekten inanıyorlardı.

*
Babaannem,
Dilim ekmeğe vita yağı sürer,
Üstüne kırmızı tatlı biber ve tuz ekerdi.
Evet vita çok zararlı idi
Ama o ekmeğin tadı da yine başka yerde yoktu.

*
Renkli televizyon yoktu en başlarda,
Sonradan eşi Almanya'da çalışan
Bir komşuya gönderdi kocası.
Dallas'ı, Toranaga'yı renkli seyrettik ilk kez o evde.
Renkli dediğim de kıpkırmızı.
Renk ayarı sondaydı çünkü...

*
Hafta içi saat 20:00'da açılırdı sanırım televizyon
Ki ben o saate uyumuş olurdum çoktan.
Bir süre sonra Cumartesileri 17:00'da
Pazarları da 10:00'da açılmaya başladı.
Ama gece 00:00'da biterdi yayın.
Sadece TRT vardı.
Henüz TRT1 olmamıştı.

*
Bütün yıl, yılbaşını beklerdik.
İki muz yiyip,
Çekirdek çitleyeceğiz diye.
Yılbaşı o yıllarda noel değildi.
Sonradan oldu.
Gerçi bana halâ yılbaşı ama
Kimileri noel diye tutturur oldu.

*
Çikita muz gelmişti Özal'lı yıllarda,
Bizim muzdan farklıydı.
Tadı bir garipti ama yeniydi ya, güzeldi...
Sorgulamadan kabul ettik serbest piyasa ekonomisini.
Olmayan her şey vardı artık ülkemizde.
Ama kültürümüzü bırakmıştık ardımızda,
Yozlaşacağımızı bilmiyorduk henüz.
Hele ki paranın kölesi olacağımız,
Aklımızın ucundan geçmezdi.
Aynı mahalledeki aynı insanlar,
O gün elinde ne varsa paylaşırken,
Bugün üç kuruş için birbirini boğazlar oldu...
Sadece çocukluğumuz değişmedi.
Sadece çocukluğumuzu bırakmadık geride...
İnsanlığımızı da bıraktık,
Sevgimizi de bıraktık,
Dayanışma gücünü bıraktık,
Sadeliği bıraktık....
Bıraktık da bıraktık yaniii....


20 Ağustos 2020
Ankara