İş gereği arkadaşın Kıbrıs'a gitmesi gerekiyordu.
Arkadaşı havaalanından Süleyman karşılayacaktı.
Arkadaşın ismi Mustafa.
Mustafa ve Süleyman daha önce hiç buluşmamışlar.
O zamanlar böylesi bir sosyal medya yok.
*
Uçak Ercan Havaalanı'na iniyor.
İner inmez Mustafa, Süleyman'ı arıyor.
Süleyman on dakikaya gelmiş olurum diyor.
Mustafa da,
"Ben de ancak on dakikaya bavulumu almış olurum" diyor.
*
Mustafa on dakika sonra bavulunu almış, dışarı çıkıyor.
Dışarı çıktığında biri yanaşıyor:
- Mustafa Bey
- Evet benim, siz de Süleyman Bey'siniz sanırım.
- Evet Süleyman ben. Hoşgeldiniz.
- Hoşbulduk.
- Araç şu tarafta, yürüyelim.
- Tamamdır.
*
Araca biniyorlar,
Havaalanından çıkıyorlar,
İki-üç dakika gidiyorlar ki Mustafa'nın telefon çalıyor.
Telefondaki isim, "Süleyman Bey".
Bizim arkadaşın gözler büyüyor tabii.
Organ mafyasına mı düştük korkusuyla.
Kendini bir şekilde toparlayıp,
"Siz Süleyman mısınız" diyor soyadını da söyleyerek.
Süleyman "hayır" diyor "Ben o Süleyman değilim"
*
Sonuç olarak,
O gün Ercan Havaalanında,
İki Süleyman,
İki Mustafa'yı bekliyor.
*
Ve her şey küçük bir dalgınlıkla başlıyor 😃
25 Ekim 2016
Ankara
Gönderen: -fahrî- EGEli
Her zaman hayâllerinin peşinde koştu. Gençliğindeki öğretiler, onu başarıya götürse de, kapitalist sistemin çarkları içinde sıkıştı kaldı. En sonunda çiftçi olmaya ve vakti oldukça yazılar yazmaya karar verdi. Çiftçilik ile ilgili büyük adımları attı, geriye sadece ufak tefek detaylar kaldı. En kısa sürede, tarlasında yaşamaya başlayacak. Ayrıca zaman içinde karavan sevdalısı da oldu. Karavan almadı ama hali hazırda bir panelvanı karavana dönüştürmeye ve diğer taraftan da gündeme bağlı olarak, yazılarını yazmaya devam ediyor.

0 Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınızda küfür, hakaret, incitici söz, küçük düşürücü ifade olmamalıdır. Uygun olmayan içerik olması durumunda yorumlarınız silinecektir.