Şebnem Ferah,
İki binli yılların başındaki
Kız arkadaşıma benziyordu.
Bu sebeple ne zaman Şebnem Ferah'a baksam
İki binli yılların başına giderim...

*
Gel zaman git zaman
Bir ortamda tanıştım...
Adı Sinem'di.
O da Şebnem Ferah'a benziyordu
Ama deniz mavisi gözleri vardı
Ve sürekli gülen bir yüzü...
İstese dünyayı elde ederdi...

*
Tanıştığımız ortamda,
Ara ara toplantılar olurdu.
Gitmeden önce onu arardım,
Gelecek misin diye.
Geleceğim derdi.
Kuğulu'da buluşurduk,
Gözlerine bakamazdım...

*
Bir gün toplantı öncesi
Yemeğe davet ettim, kabul etti.
Toplantı bitti,
Biz çıktık, biraz yürüdük,
Ekipten bir arkadaş geldi,
İlla yemeği ben ısmarlayacağım,
Ben de geleceğim diye...
O kadar ısrarcıydı ki
Gelme diyemedim.

*
Yemek bitti,
Sinem'i evine bırakacağım zaman,
İlla ben de geleceğim dedi.
Benim arabamla gideceğiz dedi,
Yine o kadar çok ısrar etti ki
Ortam gerilmesin diye
Olmaz diyemedim.
Bir yandan da
İstedim ki Sinem reddetsin.
Ama Sinem de reddedemedi...
*
Eve doğru giderken
Haftaya buluşalım dedik.
Bahsi geçen arkadaş
Zorla kendisini davet ettirdi.
Sülük gibiydi,
Yapıştı bırakmadı.
Ne zaman Sinem ile toplantılarda konuşsak,
Hep o vardı yanımızda.
Dediğim gibi Sinem reddetsin,
İstemesin onu yanımızda diye düşündüm.
*
Benim seyahatlerim vardı,
Pek uğrayamadım Ankara'ya.
Ama Sinem'le yazıştık ara ara.
Sonra ekibin bir yemeği vardı.
Sinem'i aradım açmadı,
Geliyorsa orada görüşürüz diye düşünmüştüm.
Yemeğe biraz geç gittim,
Sinem ve o sülük arkadaş evlenmeye karar vermişler.
Orada açıkladılar.
Yemeği yedim bir daha Sinem'i aramadım.

*
Diğer arkadaş birkaç sene sonra
Facebook'tan evlendiğini duyurdu
Ama evlendiği kişi Sinem değildi.
Bambaşka biriydi.
O yemekten kısa bir süre sonra,
Anlaşamayıp ayrılmışlar.
Sinem de karşısına çıkan ilk erkekle evlenmiş hatta.

*
Sonuçta,
Bu aşk fazla imiş bana yani...


20 Aralık 2019
Ankara