Beni bilenler,
Bilgisayar ile aramın iyi olduğunu bilirler...
Ve interneti de 1995 yılından beri kullanırım.

*
İlk internetimizi, 1995 yılında
ODTÜ'nün internet ağına kaçak katılarak yapmıştık.
24 saatte bir mp3 dosya indirmiş
Ve bir hafta kutlama yapmıştık
🙂
*
Acemi birliğine gittiğimde,
Hafta sonu çarşı iznindeyken gittiğimiz,
İnternet kafedeki çetleşme programından
-Ki o zamanlar Mirc denilen iğrenç bir yazılım vardı,
Sadece kız tavlamak için kullanılırdı-
Koğuş arkadaşlarım tarafından
Tongaya düşürülmüş;
Kız tavladım sanırken,
Bizim arkadaşlardan birini tavladığımı,
Çok geç fark etmiştim.
Bir hafta dalga geçmişlerdi benimle.
Ama inanılmaz gülüp eğlenmiştik.
Ve acemi birliğindeyken,
TSK için yazılım geliştirmeye başlamıştım.
Bu sebeple lakabım:
Obi Van Knobi'ydi...
Bilmeyenler için
OBİ: Ordu Bilgi İşlem demekti
😃
*
Yedek subay olarak terhis olup,
Ankara'daki birliğime geldiğimde;
İnterneti olan tek kişiydim.
Komutanlar at yarışı tiyoları için gelirdi.
Bir süre sonra bütün birlik,
Bana çalışmam için tahsis edilen odaya gelince,
Kurmay başkanından fırça yiyerek dağıtıldık.
Hem benim odam değiştirildi.
Hem de internet bağlantım gitti.
Bugünkü kadar önemli olmadığı için,
Büyük bir boşluk oluşmadı tabii...
Hatta at yarışlarından kurtulduğum için
Sevinmiştim bile...

*
Şu an çalıştığım iş yerine girdiğimde,
Siparişler faks ile veriliyordu
Ama firma olarak teknolojik değişimlere
Birçok firmaya nazaran daha çok değer veriliyordu.
Ben de outlook sistemini ya da bilgisayar altyapısını
En aktif kullanan kişiydim.
Veya internet üzerinden,
Bir dolu araştırma yapan yegane çalışandım belki de...

*
Tüm bunlara rağmen,
Sosyal medya kavramı çıktığında
Aslında çok da ilgilenmemiştim.
Facebook'un varlığını bilmeme rağmen,
Amaaannn bana ne diyerek,
Üye olmamıştım mesela...
Şirketteki bir kız arkadaş
Neredeyse zorla; beni Facebook'a üye yapmıştı.
Bu sebeple Facebook üyeliğim
2007 tarihlidir.
Ama aktif kullanımım
Birkaç sene sonra başladı muhtemelen.
Zaten Facebook da o zamanlar çok dandikti...

*
Zaman içinde,
Eski sevgililerim dahil,
Birçok arkadaşımı Facebook'tan bulunca,
Daha bir zevkli hale gelmişti.
Ve o zamanlar hepimiz gencecik fidanlardık
😉
*
Bugünkü Facebook,
Felaket tellalı gibi...
Her gün ölüm haberleri alır olduk.
Tamam bir yandan da eğleniyoruz,
Çocukluğumuzun beraber geçtiği insanlarla,
Ya da hayatımızın bir dönemine temas ettiğimiz insanlarla,
Çok daha aktif bir şekilde iletişim kurabiliyoruz...
Ama şunu da görüyoruz:
- Zaman ilerliyor...
Ve her gün zaman biraz daha daralıyor.
Ölüm haberleri,
Zamanın daralmasını bize net bir şekilde anlatıyor...

*
Bir de futbol...
Ben ne kadar vazgeçersem vazgeçeyim...
İlla önüme çıkıyor.
Ve öyle masum bir şekilde de değil...
Herkes bir diğerini dövecekmişçesine karşıma çıkıyor.
Eğlenmek başka bir şey;
Eğlenirken başkalarını yererek,
Kendini ve takımını yüceltmeye çalışmak başka bir şey...
Ben fanatik olduğum dönemlerde de öyle olmadım.
Tuttuğum takım yenildi: Üzüldüm...
Tuttuğum takım kazandı: Sevindim...
Ve üzüldüğümün sayısı,
Sevindiklerimden fazlaydı,
Vazgeçtim fanatik olmaktan...

*
Peki tüm bunlara rağmen
İyi yanı yok mu sosyal medyanın...
Var tabii ki.
Çok şey öğrenebilir insan,
Her hangi bir paylaşımla.
Doğruları internetten öğrendik çoğunlukla...
Yanlışları da öğrendik tabii aralarda.
Ama yanlışımızı gördüğümüzde,
Onlarca farklı kaynaktan araştırıp,
Kendimizi haklı çıkaramadık mesela...
Haliyle hatalarımız da bize,
Büyük oranda doğruları öğretti...
Hayatın kendisi bir eğitimdi,
Sosyal medya da bize farklı bir hayat kattı yani...

*
Sonuç olarak;
Her şey çok daha güzel olsun ve
Yine gerçek bağlamda sosyalleşebilelim...
Mesela diyelim ki;
Saat 19:00'da YKM'nin önünde buluşuyoruz.
Sonrasına hep beraber karar veriyoruz.
Tıpkı 20-30 sene önce olduğu gibi.
Teknoloji olsun.
Ama hayatımızın aslı, insan olsun...


02 Mayıs 2021
Ankara