Babamın dedesi iki kez evlenmiş.
İlk karısından bir oğlu olmuş.
Adını Hüseyin koymuşlar.
Karısı ölünce; babamın haminnesi olan
Asiye Haminne ile evlenmiş.
Asiye Haminne çakır gözlü imiş.
Ve üç çocuğu olmuş.
Fitnat, Ali, Hasan Asım...
Fitnat da cam göbeği mavisi gözleri ile
Çok güzel bir kızmış...
19 yaşında, ardında iki kız çocuk bırakarak
Ölümsüzlüğe yürümüş...
Kızları Hatice ve Hüsniye...
Hatice halayı pek tanımam
Ama Hüsniye hala da masmavi gözleri olan
Sarışın bir kadındı...
Fitnat hala ölünce,
Kocası tekrar evlenmiş.
Yeni anne, Hatice halayı eve alıp,
Hüsniye halayı hep evin dışında tutmuş.
Bir kış günü dedem (Ali)
Yeğenini kapı önünde
Günlük kıyafetlerle görünce
Alıp eve getirmiş.
Hüsniye hala dedemlerin yanında büyümüş...
*
Hüseyin dede,
Mal paylaşımı yapıp,
Çok küçük yaşlarda İstanbul'a göçüp,
Ticarete atılmış.
İyi de para kazanılancak bir düzene adım atmış
Ama o da genç sayılabilecek bir yaşta vefat etmiş.
Babam da,
Gençliğinin baharında,
İstanbul'a çalışmaya gitmiş.
Hüseyin amcasının evinde kalmış.
Tabii çocukluğunda da gittiği olurmuş.
Ve daha çocukluk yaşlarında
Fatma Girik ile tanışmışlar.
Hüseyin dede ile komşuymuş çünkü ailesi.
Ve Fatma Girik'in erkek kardeşinin ismi de Günay'dır.
Bizim ve Hüseyin dedenin soyadı yani...
Babam hep anlatırdı,
Şimdi beni tanımaz ama
Fatma Girik çocukluk arkadaşım diye...
Aralarında da altı-yedi ay fark varmış.
Babam ondan büyükmüş.
Babam rahmetli oldu.
Altı-yedi ay sonra Fatma Girik rahmetli oldu...
Kaderleri de birmiş demek ki...
*
Hüsniye hala genç kız olunca biriyle evlendirmişler.
Adam alkolden ölmüş.
Sonrasında İstanbul'dan biriyle evlendirmişler.
İbrahim amca da sert mizaçlı biriydi.
Yani Hüsniye halamızın çocukluğundan itibaren
Pek kaliteli bir hayatı olmamış.
Ama yine de şükrederdi,
Dedeme ve yaşadığı hayata.
Onun için dedemin yanına gömülmek istedi.
Öyle de oldu.
Zamanının külkedisi idi bence...
*
Asiye Haminne ise;
Savaş yıllarında
Çankırı'nın Çerkez ilçesinde
Daha çocuk yaşlarında iken
Bir Osmanlı paşasının
Onu evlatlık edinmesi ile
İstanbul'da bir saraya gidiyor.
Çok fazla detay olmamakla birlikte,
Muhtemelen, babamın dedesi ile evlendirilene kadar
Hizmetçi, aşcı gibi yetiştiriliyor.
Onun için çok güzel yemek yaptığı söylenir.
Kimselerin bilmediği yemekleri yaparmıştı
Taaaa o zamanlar...
Şimdi mezarı nerede bilmiyoruz bile...
*
Ali dedem, 1979'da felç geçirdi
11 sene felçli yaşadı.
Çakır Ali derlerdi.
Masmavi gözleri vardı.
*
Hasan Asım en küçük çocukmuştu.
Bir bacağı, değirmende geçirdiği kaza sonucu
Kalçasından itibaren kırılıp yanlış kaynamış.
Bir bacağını sürüyerek yürürdü.
Ben onu tanıdığımda atmışlı yaşlarının başında idi.
Ve tüm çocukluğum boyunca; beraber
Domates, biber, salatalık, marul, enginar ektik...
Ben Hasan Asım'ın torunuydum...
Onun izinden gidiyorum....
O da müzmin bekârdı
Ben de 🙂
24 Ocak 2022
Ankara
İlk karısından bir oğlu olmuş.
Adını Hüseyin koymuşlar.
Karısı ölünce; babamın haminnesi olan
Asiye Haminne ile evlenmiş.
Asiye Haminne çakır gözlü imiş.
Ve üç çocuğu olmuş.
Fitnat, Ali, Hasan Asım...
Fitnat da cam göbeği mavisi gözleri ile
Çok güzel bir kızmış...
19 yaşında, ardında iki kız çocuk bırakarak
Ölümsüzlüğe yürümüş...
Kızları Hatice ve Hüsniye...
Hatice halayı pek tanımam
Ama Hüsniye hala da masmavi gözleri olan
Sarışın bir kadındı...
Fitnat hala ölünce,
Kocası tekrar evlenmiş.
Yeni anne, Hatice halayı eve alıp,
Hüsniye halayı hep evin dışında tutmuş.
Bir kış günü dedem (Ali)
Yeğenini kapı önünde
Günlük kıyafetlerle görünce
Alıp eve getirmiş.
Hüsniye hala dedemlerin yanında büyümüş...
*
Hüseyin dede,
Mal paylaşımı yapıp,
Çok küçük yaşlarda İstanbul'a göçüp,
Ticarete atılmış.
İyi de para kazanılancak bir düzene adım atmış
Ama o da genç sayılabilecek bir yaşta vefat etmiş.
Babam da,
Gençliğinin baharında,
İstanbul'a çalışmaya gitmiş.
Hüseyin amcasının evinde kalmış.
Tabii çocukluğunda da gittiği olurmuş.
Ve daha çocukluk yaşlarında
Fatma Girik ile tanışmışlar.
Hüseyin dede ile komşuymuş çünkü ailesi.
Ve Fatma Girik'in erkek kardeşinin ismi de Günay'dır.
Bizim ve Hüseyin dedenin soyadı yani...
Babam hep anlatırdı,
Şimdi beni tanımaz ama
Fatma Girik çocukluk arkadaşım diye...
Aralarında da altı-yedi ay fark varmış.
Babam ondan büyükmüş.
Babam rahmetli oldu.
Altı-yedi ay sonra Fatma Girik rahmetli oldu...
Kaderleri de birmiş demek ki...
*
Hüsniye hala genç kız olunca biriyle evlendirmişler.
Adam alkolden ölmüş.
Sonrasında İstanbul'dan biriyle evlendirmişler.
İbrahim amca da sert mizaçlı biriydi.
Yani Hüsniye halamızın çocukluğundan itibaren
Pek kaliteli bir hayatı olmamış.
Ama yine de şükrederdi,
Dedeme ve yaşadığı hayata.
Onun için dedemin yanına gömülmek istedi.
Öyle de oldu.
Zamanının külkedisi idi bence...
*
Asiye Haminne ise;
Savaş yıllarında
Çankırı'nın Çerkez ilçesinde
Daha çocuk yaşlarında iken
Bir Osmanlı paşasının
Onu evlatlık edinmesi ile
İstanbul'da bir saraya gidiyor.
Çok fazla detay olmamakla birlikte,
Muhtemelen, babamın dedesi ile evlendirilene kadar
Hizmetçi, aşcı gibi yetiştiriliyor.
Onun için çok güzel yemek yaptığı söylenir.
Kimselerin bilmediği yemekleri yaparmıştı
Taaaa o zamanlar...
Şimdi mezarı nerede bilmiyoruz bile...
*
Ali dedem, 1979'da felç geçirdi
11 sene felçli yaşadı.
Çakır Ali derlerdi.
Masmavi gözleri vardı.
*
Hasan Asım en küçük çocukmuştu.
Bir bacağı, değirmende geçirdiği kaza sonucu
Kalçasından itibaren kırılıp yanlış kaynamış.
Bir bacağını sürüyerek yürürdü.
Ben onu tanıdığımda atmışlı yaşlarının başında idi.
Ve tüm çocukluğum boyunca; beraber
Domates, biber, salatalık, marul, enginar ektik...
Ben Hasan Asım'ın torunuydum...
Onun izinden gidiyorum....
O da müzmin bekârdı
Ben de 🙂
24 Ocak 2022
Ankara

0 Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınızda küfür, hakaret, incitici söz, küçük düşürücü ifade olmamalıdır. Uygun olmayan içerik olması durumunda yorumlarınız silinecektir.