Bu yazı; öylesine bir yazıdır.
Eleştiri gibi görünse de,
Sadece bir yazı olarak kabul edilmelidir 🙂
*
Aklım erdiğinden beri
Hep Kemalist fikirlerim oldu.
Onun için tam bir "solcu" olamadım.
Daha çok sosyal demokrat olarak tanımladım kendimi.
Ve Kemalizm'i de çoğunlukla
Ülkemizin ve halkımızın çıkarına olan
Bir yaşam biçimi olarak gördüm...
Hem ekonomik açıdan,
Hem yönetsel açıdan,
Hem de medeniyet açısından...
*
Üniversitedeyken,
Daha çok solcu gruplarla takılırken,
Ülkücü arkadaşlarım da oldu...
Dinci grupları hiç sevmedim,
Onlarla da yan yana olmamaya çalıştım...
Dinciler daha masum takılırken,
Ülkücüler hep kavgacıydı.
Keçi sakal bırakıyorum diye yolumu kesenler de oldu,
Kızlarla çok konuşuyorum diye yolumu kesenler de...
Ve o anlarda,
Yolumu kesen ülkücülerle,
Benim için kavga edenler de,
Yine ülkücü arkadaşlarım oldu...
*
Dinciler dediğim gibi masum rolündeydiler...
2016'da gördük gerçek yüzlerini...
1950'lerden itibaren
Solcular komünizmi getirecek diye
Solcuları sürekli kötülerlerken,
Kendileri, komünist söylemlerle gelip,
Ülkeyi tamamen ele geçirmeye çalıştılar...
Ve bunu da ABD için yaparlarken,
Hep milliyetçi takıldılar,
Hep dini kullandılar...
Ve Kurtuluş Savaşı sonrası ayaklanan,
Dinci dedelerinden farklı değildiler...
*
Yine üniversite yıllarımdayken,
1 Mayıs'ta Kızılay'a inerdim.
Bu ülkede 1 Mayıs hep sorun oldu.
Ama o yıllarda,
Meclise yürümedikleri sürece,
Göstericiler istedikleri gibi eylem yapabiliyorlar,
Ve Kızılay'ı komple araç trafiğine kapatabiliyorlardı,
Bir günlüğüne de olsa...
*
Sonra AKP geldi,
1 Mayıs'ı bayram ilan ediyoruz deyip,
Resmi tatil yapsalar da,
Benim yaşamım boyunca gördüğüm,
En keskin yasaklar hep onların döneminde oldu.
1990'larda da polis ve işçi çatışması olurdu ama
O çatışmalar hep
Meclise yürümeye çalışan provokatörlerden sebep olurdu.
Ve akl-ı selim insanlar tarafından,
O gruplar kendi içlerinde elimine edilirdi
Aynı gezi olaylarında olduğu gibi...
*
Ayrıca, çocukluğumdan itibaren,
Hep ezilenlerin yanında oldum.
Ya da yenilenlerin...
Futbol maçı seyrederken bile,
Eğer iki takım da tuttuğum takımlardan biri değilse,
Yenilen takımı,
Ya da hakemin ezmeye çalıştığı takımı tutardım.
Tuttuğum takımlar
Türkiye'de Fenerbahçe ve Gebzespor,
Almanya'da Bayern Münih,
İspanya'da Real Madrid idi...
Dediğim gibi bu takımlar yoksa eğer
Kimi tutacağım bile çok net belli idi.
*
Üniversite ve askerlik bittikten sonra,
Önce asker olma hayalim,
Sonra Tübitak'a girme hayalim,
En sonunda da yazılım firmalarından birine girme hayalim,
Teker teker yok oldu.
O günlerde bunu büyük bir sorun,
Büyük bir şanssızlık olarak görüyordum.
Sonraki zamanlarda,
Aslında tekamülüm gereği,
Olması gereken adımlar olduğunu fark ettim.
Ve profesyonel iş hayatımı,
Gebze'de bir fabrikada bile
Sürdürebileceğimi düşündüğüm zamanlarda,
Şu an çalıştığım iş önüme geldi.
Geçici olarak kabul etmiştim.
Neredeyse yirmi üç yıl olacak
Aynı iş yerinde çalışmaya başlayalı...
Ve bu iş yerimde,
Servis mühendisi süslemesiyle,
Tamirci olarak çalışmaya başlamıştım.
Muhtemelen,
İdareci olarak çalışma hayatımı sonlandıracağım...
*
İş hayatımdaki tecrübelerimin hiç birini,
Bana eğitim hayatım öğretmedi...
Bu sebeple bir dolu hata yaparak büyüdüm.
Ve eminim bir dolu hata daha yapacağım,
Bu dünyayı terk edene kadar...
*
Uzunca zaman,
Hep ezilen çalışanların yanında olmaya çalıştım.
İşçinin; işvereninin gözüyle değeri ve cebine giren para,
Benim için çok önemliydi...
Hayatım boyunca kendi maaşım için,
Bir kez görüştüm şirket yönetimi ile...
Ama başkalarının hayat standartları daha iyi olsun diye,
Yine aynı şirket yönetimi ile çok daha fazla görüşmüşlüğüm vardır.
Bazıları olumlu oldu, bazıları olumsuz...
Ama bu ülkedeki çalışanların büyük bir kısmını da,
Ömrüm boyunca anlayamadım...
Emeğin ve emekçinin peşinde olması gereken işçiler,
Futbol takımı tutar gibi,
Dinin ve siyasetin yanında oldular...
Kıçındaki donları bile alınırken,
Hep kendilerini savunmaya çalışan
İnsanlara karşı durdular...
Daha iyisinin olduğunu anlatmaya çalışırken,
Ezilmişliklerinden memnuniyet duydular,
Ve bunu da, dini sömüren partiler için yaptılar...
*
Yaş alıp, ömrüm geçtikçe,
Bu durumu daha net gördüm...
Ve içimde ne 1 Mayıs heyecanı kaldı,
Ne de işçi hakları...
Bugün sokaklara dökülen bir grup insana bakın;
Emin olun, geliri nispeten iyi olan insanlardır...
Ve büyük bir kısmı da;
Akl-ı selim insanlardır...
Ama net olan bir şey vardır...
Bu insanlar ne yaparlarsa yapsınlar,
İşçi sınıfının büyük bir çoğunluğu tarafından,
Hiçbir zaman kabul görmeyeceklerdir...
Bu topraklardaki en büyük zaaf budur...
*
Emeğin günü bir gün değil,
Çalışılan her gün olmalı...
Bu da adalet ile olur,
Doğru bir yönetim ile olur...
01 Mayıs 2022
Ankara
Eleştiri gibi görünse de,
Sadece bir yazı olarak kabul edilmelidir 🙂
*
Aklım erdiğinden beri
Hep Kemalist fikirlerim oldu.
Onun için tam bir "solcu" olamadım.
Daha çok sosyal demokrat olarak tanımladım kendimi.
Ve Kemalizm'i de çoğunlukla
Ülkemizin ve halkımızın çıkarına olan
Bir yaşam biçimi olarak gördüm...
Hem ekonomik açıdan,
Hem yönetsel açıdan,
Hem de medeniyet açısından...
*
Üniversitedeyken,
Daha çok solcu gruplarla takılırken,
Ülkücü arkadaşlarım da oldu...
Dinci grupları hiç sevmedim,
Onlarla da yan yana olmamaya çalıştım...
Dinciler daha masum takılırken,
Ülkücüler hep kavgacıydı.
Keçi sakal bırakıyorum diye yolumu kesenler de oldu,
Kızlarla çok konuşuyorum diye yolumu kesenler de...
Ve o anlarda,
Yolumu kesen ülkücülerle,
Benim için kavga edenler de,
Yine ülkücü arkadaşlarım oldu...
*
Dinciler dediğim gibi masum rolündeydiler...
2016'da gördük gerçek yüzlerini...
1950'lerden itibaren
Solcular komünizmi getirecek diye
Solcuları sürekli kötülerlerken,
Kendileri, komünist söylemlerle gelip,
Ülkeyi tamamen ele geçirmeye çalıştılar...
Ve bunu da ABD için yaparlarken,
Hep milliyetçi takıldılar,
Hep dini kullandılar...
Ve Kurtuluş Savaşı sonrası ayaklanan,
Dinci dedelerinden farklı değildiler...
*
Yine üniversite yıllarımdayken,
1 Mayıs'ta Kızılay'a inerdim.
Bu ülkede 1 Mayıs hep sorun oldu.
Ama o yıllarda,
Meclise yürümedikleri sürece,
Göstericiler istedikleri gibi eylem yapabiliyorlar,
Ve Kızılay'ı komple araç trafiğine kapatabiliyorlardı,
Bir günlüğüne de olsa...
*
Sonra AKP geldi,
1 Mayıs'ı bayram ilan ediyoruz deyip,
Resmi tatil yapsalar da,
Benim yaşamım boyunca gördüğüm,
En keskin yasaklar hep onların döneminde oldu.
1990'larda da polis ve işçi çatışması olurdu ama
O çatışmalar hep
Meclise yürümeye çalışan provokatörlerden sebep olurdu.
Ve akl-ı selim insanlar tarafından,
O gruplar kendi içlerinde elimine edilirdi
Aynı gezi olaylarında olduğu gibi...
*
Ayrıca, çocukluğumdan itibaren,
Hep ezilenlerin yanında oldum.
Ya da yenilenlerin...
Futbol maçı seyrederken bile,
Eğer iki takım da tuttuğum takımlardan biri değilse,
Yenilen takımı,
Ya da hakemin ezmeye çalıştığı takımı tutardım.
Tuttuğum takımlar
Türkiye'de Fenerbahçe ve Gebzespor,
Almanya'da Bayern Münih,
İspanya'da Real Madrid idi...
Dediğim gibi bu takımlar yoksa eğer
Kimi tutacağım bile çok net belli idi.
*
Üniversite ve askerlik bittikten sonra,
Önce asker olma hayalim,
Sonra Tübitak'a girme hayalim,
En sonunda da yazılım firmalarından birine girme hayalim,
Teker teker yok oldu.
O günlerde bunu büyük bir sorun,
Büyük bir şanssızlık olarak görüyordum.
Sonraki zamanlarda,
Aslında tekamülüm gereği,
Olması gereken adımlar olduğunu fark ettim.
Ve profesyonel iş hayatımı,
Gebze'de bir fabrikada bile
Sürdürebileceğimi düşündüğüm zamanlarda,
Şu an çalıştığım iş önüme geldi.
Geçici olarak kabul etmiştim.
Neredeyse yirmi üç yıl olacak
Aynı iş yerinde çalışmaya başlayalı...
Ve bu iş yerimde,
Servis mühendisi süslemesiyle,
Tamirci olarak çalışmaya başlamıştım.
Muhtemelen,
İdareci olarak çalışma hayatımı sonlandıracağım...
*
İş hayatımdaki tecrübelerimin hiç birini,
Bana eğitim hayatım öğretmedi...
Bu sebeple bir dolu hata yaparak büyüdüm.
Ve eminim bir dolu hata daha yapacağım,
Bu dünyayı terk edene kadar...
*
Uzunca zaman,
Hep ezilen çalışanların yanında olmaya çalıştım.
İşçinin; işvereninin gözüyle değeri ve cebine giren para,
Benim için çok önemliydi...
Hayatım boyunca kendi maaşım için,
Bir kez görüştüm şirket yönetimi ile...
Ama başkalarının hayat standartları daha iyi olsun diye,
Yine aynı şirket yönetimi ile çok daha fazla görüşmüşlüğüm vardır.
Bazıları olumlu oldu, bazıları olumsuz...
Ama bu ülkedeki çalışanların büyük bir kısmını da,
Ömrüm boyunca anlayamadım...
Emeğin ve emekçinin peşinde olması gereken işçiler,
Futbol takımı tutar gibi,
Dinin ve siyasetin yanında oldular...
Kıçındaki donları bile alınırken,
Hep kendilerini savunmaya çalışan
İnsanlara karşı durdular...
Daha iyisinin olduğunu anlatmaya çalışırken,
Ezilmişliklerinden memnuniyet duydular,
Ve bunu da, dini sömüren partiler için yaptılar...
*
Yaş alıp, ömrüm geçtikçe,
Bu durumu daha net gördüm...
Ve içimde ne 1 Mayıs heyecanı kaldı,
Ne de işçi hakları...
Bugün sokaklara dökülen bir grup insana bakın;
Emin olun, geliri nispeten iyi olan insanlardır...
Ve büyük bir kısmı da;
Akl-ı selim insanlardır...
Ama net olan bir şey vardır...
Bu insanlar ne yaparlarsa yapsınlar,
İşçi sınıfının büyük bir çoğunluğu tarafından,
Hiçbir zaman kabul görmeyeceklerdir...
Bu topraklardaki en büyük zaaf budur...
*
Emeğin günü bir gün değil,
Çalışılan her gün olmalı...
Bu da adalet ile olur,
Doğru bir yönetim ile olur...
01 Mayıs 2022
Ankara

0 Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınızda küfür, hakaret, incitici söz, küçük düşürücü ifade olmamalıdır. Uygun olmayan içerik olması durumunda yorumlarınız silinecektir.