Vakti zamanında Amerika'ya gittik arkadaşlarla.
Minik bir cruise turu yaptık...
Geri dönüş yoluydu.
Miami'deki hava alanına geldik.
O zamanlar benim için en önemli kamerama
Makro lens almak için hava alanını dolaştım.
Bir mağazada buldum.
Hemen satın aldım.
Mağaza görevlisi lensi paketledi.
Siyah bir poşete koydu.
Uçağa biniş vakti geldi,
Pasaport kontrol kuyruğunu geçtik.
Sonra güvenlik kontrolüne geldik.
Sırt çantamı x-ray cihazına koydum.
Lens, pasaport ve biletimi başka bir kutuya koydum.
Güvenlik cihazından geçtim, öttü.
Bir kez daha geçtim, bir kez daha öttü.
Ayakkabımı çıkarmamı istediler
Ki ayakkabı dediğim spor ayakkabı.
Ötmesine imkan yok.
Çıplak ayak bir kez daha geçtim yine öttü.
Üzerimde kapüşonlu polar vardı.
Onu çıkarttılar yine öttü.
Sonunda üzerimi aradılar, bir şey bulamadılar.
X-ray cihazının çıkış bandına gittim.
Sırt çantam oradaydı ama kamera lensi yoktu.
Nerede lensim diye
İki metre boyu olan siyahi bir görevliye sordum.
Nasıl bir şeydi diye sordu?
Kamera lensi falan diye tarif etmeye çalışırken,
Başka bir görevli geldi,
- Bu senin mi diye uzaktan gösterdi.
Hah dedim evet benim.
Beni apar topar duvara dayadılar.
Bir odaya götürürlerken,
Arkadaşlarımdan biri yanıma geldi.
O ara başka bir görevli,
Siyah poşette ne var diye sordu?
Yine şu marka şu model kameram var,
Ona lens aldım vs diye anlatmaya çalışıyorum.
Bu arada biz arkadaşla,
Lan bunlar poşette bomba mı var sandılar? vs şeklinde
Cümleler kurmaya başladık.
Bomba aşağı, bomba yukarı.
Sonradan aklımıza geldi,
Bombanın İngilizcesi "bomb" ve ses benzerliği var.
Görevlilerden biri geldi,
Bizi yine duvara dayadı.
Her yerimizi aradılar.

*
Bu arada aklıma geldi,
Pasaportum ve biletim nerede benim?
Nereye koyduğum da aklıma gelmiyor...
Kaybettim yani.
Adamlara pasaportumu sormaya çalışıyorum.
Cevap vermedikleri gibi,
Sürekli tersleme modundalar.
Sonra bambaşka bir görevli geldi.
Eline eldivenlerini geçirdi.
Benim siyah poşetteki kutuyu çıkardı.
Yavaş hareketlerle açtı.
İçinden bildiğiniz kamera lensi çıktı.
O da bu nedir diye bir de o sordu?
Ona da açıkladım...
Herif "neden siyah poşet kullanıyorsun" diye bana fırça attı.
Ben üsteleyecektim ki,
Bana ne soruyorsun,
İçerideki mağazaya git sor diye.
Arkadaş engel oldu.

*
Bizi kapadıkları odadan lens ile çıktık.
Sırt çantam neredeydi.
Pasaportum neredeydi?
Biletim neredeydi?
Heriflerle kavga da edemiyordum.
Neyse, biri elinde "bunlar senin mi" diye getirdi.
Eşşeğimi önce kaybettim,